• Hit the Road

    Hit the Road

    ★★½

    Sanat filmi çekeceğiz diye karakterleri ahraz ettiniz yarım saate bir konuşuyolar, çocuğu örgüt kampına götürüyolar sandım film boyunca, kimse de bir şey demiyo

  • Salò, or the 120 Days of Sodom

    Salò, or the 120 Days of Sodom

    ★½

    Abi hayatınızda mutlaka ensenize vurup "lan öyle iş mi olur aq delisi" diyecek insanlar olsun, bakın yönetmenin yokmuş, bu filmi yapmış.

  • Crimes of the Future

    Crimes of the Future

    ★½

    Kendimize itiraf etmekte zorlandığımız bazı gerçekler vardır. Bunlardan biri de Viggo'nun Aragorn rolünde oynamasaydı şu an ya branşı matematik olan bir müdür yardımcısı olacağı ya da en büyük ekşını yeni bir komşuyla tanışmak olan ılıkların yaşadığı bir sahil kasabasında cankurtaran olarak çalışacağıdır. Green Book'un çok güzel olması bile bu gerçeği en ufak sarsmaz.

    Ben yaptım oldu diyerek film çekmişler, yılın en kötüsü, Wendell & Wild'den bile daha kötü.

  • 10 Days of a Good Man

    10 Days of a Good Man

    ★★½

    Yönetmen ve oyuncular halktan o kadar kopuk ki halkta hiçbir karşılığı olmayan şeyler üretiliyor. Bu ülkenin bırak insanını, film karakteri bile mutlak haz gibi dandik şeylerin arayışında olamaz, hayır bir de Targaryen sarısı, bu ülkede doğal sarışın var sanki. Demem o ki vasatı geçmiş 1-2 örneği var diye 'biz polisiye çekebiliyoruz' diyemeyiz, bildiğimizden yoldan yürüyelim, o zaman da hem ne bildiğimiz meçhul hem de yolumuz yol değil... Bir de ülkede Nejat İşler editi gözle görülür ölçüde çok az, keşke daha çok olsa.

  • BARDO, False Chronicle of a Handful of Truths

    BARDO, False Chronicle of a Handful of Truths

    ★★

    "Ne anladın Inarritu ne anladın, ne anladın!" diye çığlık atasım var. Bir de sanki bana film çekmiş gibi 159 dakika yapmış süresini. Her zamanki gibi söyleyecek şeyi olmayan yine çok konuşmuş. Bazen bunların sanat ayağına para falan akladığını düşünüyorum.

  • The Boy, the Mole, the Fox and the Horse

    The Boy, the Mole, the Fox and the Horse

    Tam da yılın bu zamanlarında izlenecek, elektrikli battaniye görevi gören yarım saatlik bir animasyon şöleni. İç ısıtıcı, tozpembe, dostça... İsminden de anlayacağınız üzere karakterler bize bir fabl sunuyor. At ve tilkinin Ömer Baba ve Ramiz Dayı'ya nazire yaparcasına söyledikleri her sözün özlü oluşu eseri bir çırpıda izlenebilir kılıyor. 'İyi ki keşfetmişim.' dediklerimden...

  • The Festival of Troubadours

    The Festival of Troubadours

    ★★

    Bilenler bilir, Enes Ünal diye milli bir futbolcumuz var. 16 yaşında Galatasaray'a gol atıp -o dönem için- lig tarihinin en genç golcüsü olmuştu. Ara sıra form tuttuğu dönemler olsa da ortalamayı aşamamış bir oyuncudur. Çoğu taraftar Enes'in Galatasaray'a attığı gol için hâlâ futbolun ekmeğini yediğini ve unutulmadığını düşünür... İşte size Sonbahar'la aklımızda yer eden Özcan Alper'in son filmini kendimce yorumladım.

  • Yamakasi

    Yamakasi

    ★★

    Çocukken izlediğim ve Asya filmi olarak aklımda kalan bu filmi yıllardır arıyordum, bugün bir film sayfasının yardımıyla buldum, meğerse aramak bulmaktan güzelmiş... Maskeli Beşler: İntikam Peşinde'nin Fransa sokaklarında geçen hikayesi, tek artısı +2'si. Eh, peh, püh...

  • The Red Turtle

    The Red Turtle

    ★★★

    Film izlemeye yeni yeni başladığım zamanlar bu animasyonu izleyip hiç beğenmemiştim, filme haksızlık ettiğimi düşünüp 4 yıl sonra tekrar izledim, eh işteden hallice, meğerse 4 yıl önceki kendime haksızlık etmişim. Ayrıca ayrıca ayrıca eşsiz ve derinlikli film okuma tekniklerim adamın kaplumbağaya hallendiği sonucunu çıkardı, sembolizm falan anlamam.