Synopsis
Koza (Cocoon) is a wordless, non-narrative succession of mystical, pastoral images. The three human characters are an old man, an old woman, and a young boy, who wander among the natural wonders and give the camera soulful looks.
1995 ‘Koza’ Directed by Nuri Bilge Ceylan
Koza (Cocoon) is a wordless, non-narrative succession of mystical, pastoral images. The three human characters are an old man, an old woman, and a young boy, who wander among the natural wonders and give the camera soulful looks.
Bi’ röportajında “ iç dünyanın derinliği ile ağızdan çıkan söz arasındaki uçurum hep acı vermiştir bana“ demiş.
“Koza teknik ve estetik birikimime rağmen film yapmaya bir türlü başlayamadığım ve sürekli ertelediğim için korkak ve mıymıntı olmakla suçladığım, kendime ettiğim işkenceleri sona erdirmek için giriştiğim mutsuz bir denemeden başka bir şey değildi. Kendimi fırlatır gibi başladım o filmi çekmeye. Bitirdiğim de neye benzediği konusunda gerçekten bir fikrim yoktu. Ama yine de Koza’yı çekmek, kendi yapıma uygun üretim koşullarını yaratmamı sağlayacak bütün ipuçlarını bana verdi.”
A very stark, bleak and brooding manifestation of life through age by Nuri Bilge Ceylan. It unravels in a desolate landscape - in a mysterious yet deep journey of life's strangeness but without any script.
İzledikçe neden anksiyete azaltan bir etkisi olduğunu şimdi şimdi anlıyorum. Sessizce akıp giden gürültüyle yıkılan her ne varsa geçici, hayat kadar ölüm de geçici. Rüzgârda savrulan fotoğraftakiler de biziz kabuğuna çekilen kaplumbağa da, ölmek üzere olan kedi de biziz onun ardındaki canlı hareketli karıncalar da, beşikteki de biziz sandalda hayatının belki son yolculuğundaki yaşlı insan da. Zamanın böldüğü tüm bu kırık parçalardan oluşuyoruz ve doğanın- her şeyin karşısında olmanın verdiği o yalnızlık hissi mücadele hissi, her şeyle bir olunca bütünleşince sona eriyor.
Nuri Bilge Ceylan’s first film, a non-narrative short, is rich in visual poetry and thematic allusion. There’s an exaggerated sound design that finds connections between scenes that flicker to life as unhindered memories lapsing into nightmares. This is the work of a visual poet yet to find his voice. The remarkable images lack the structural or narrative cohesion that would soon follow with Kasaba, and every film thereafter. But it is still an auspicious debut.
Nuri Bilge Ceylan has established his position as a master of cinema, as a disciple of Tarkovsky, Kiarostami, Parajanov and many other leading filmmakers whose poetic images have influenced the art of cinema forever. From his very first short film, Cocoon, those influences are palpable: images of untamed nature; an aging couple whose distance has grown considerably; a child in the fields; a tree trunk being chopped; a dead bird being washed away. The environment in which the three characters exist is so exquisitely depicted by these sublime images and a sensitive sound design that every frame seems to deepen these characters existence, piercing further and further into their lives, even without dialogue. Ceylan’s passion for cinema exudes from each and every image in a way that these people’s lives become unconcealed and genuine, so tangible and profound, through sounds and images alone, through the purest of cinematic forms.
“Ceylan’ın filmi yaşlanma ve ölümü, kederli doğanın ortasında yas yüzünden dilsiz kalan insanı ele alırken, Benjamin’in “doğal tarih” olarak adlandırdığı şeyi tasvir eder; yani zamanın kaçınılmaz işleyişine tabi doğal bir yaratık olan insanla, acılı ve devamlı bozulma, çözülme ve nihayetinde yok olma süreçleriyle ilgilenir. Böyle bir yazgının faniliği, kedi cesedi ve sudaki kuş cesedi imgelerinde sunulur. Bunlar hepimizin başına gelecekleri çıtlatır, haber verir. Tam da bu “doğal tarih” kavramı ve “ölüm döngüsü” olarak “yaşam döngüsü”, Ceylan’ın filmine o büyüleyici adı verir: Koza.”
Bülent Diken, Nuri Bilge Ceylan Sineması
Where it all started for Ceylan, where he turns his very roots onto screen poetry in alluring black and white!!!
biliyorum, kolay değil yaşamak;
ama işte
bir ölünün hâlâ yatağı sıcak,
birinin saati işliyor kolunda.
yaşamak kolay değil ya, kardeşler,
ölmek de değil;
kolay değil bu dünyadan ayrılmak.
قصيدة بلا أي كلمة، الذات الشاعرة لنوري جيلان تفتح الباب لصوت كل حيّ.
ليتني لم أنتظر اكتمال الفراغ.. ليتني لم أنتظر شيئاً، حتى أعقاب الكلام.
A striking debut of visual and symbolic power with more than a hint of Tarkovskian influence, sees Nuri Bilge Ceylan burst forth from his cocoon and stake his claim as a modern visual poet. Looming clouds of loss and mourning weigh heavily over this silent non-narrative journey down memory lane.